6 Şubat Depremlerinin Bıraktığı Psikolojik Enkaz
6 Şubat Depremlerinin Bıraktığı Psikolojik Enkaz
6 Şubat gecesi hepimiz, sabah neler yapacağımızı planlayarak uykuya daldık. Kimimiz için bu, son uyku oldu. Ülke olarak büyük bir travma yaşadık. Devlet-millet dayanışmasıyla bu afetle mücadele etmeye çalıştık. Binlerce yitirilen can, yarım kalan hikâyeler yüreklerimizi dağladı. Yaşanan depremler, maddi enkazın yanı sıra ağır bir psikolojik enkazın da hissedilmesine sebep oldu. Yıkımın yaşandığı tüm depremlerden sonra duyduğumuz "Sesimi duyan var mı?" nidaları, bir anlamda 11 ilde depremzede vatandaşlar tarafından haykırıldı. Bu haykırış, bizlere mental sağlığın sarsıldığını ve ruhsal çöküntünün ileri düzeyde yaşandığını vurgulamaktadır. Asrın felaketini yaşayan vatandaşlarımız, deprem travmasıyla baş etmeye çalışmaktadır.
Psikolojik travma; bireyin fiziksel ve ruhsal varlığı için tehdit oluşturan, şok eden, olağan hayatın akıcılığını ve işlevselliğini bozan, çaresizlik, korku ve dehşet duygularına sebep olan durumlar olarak tanımlanmaktadır.
Depremlerin Malatya Üzerindeki Etkisi
Deprem travmasını yaşayan, derin acılar hisseden illerimizden biri de şüphesiz Malatya oldu. Elbistan merkezli ikinci depremin meydana gelmesi, Malatya'yı tam anlamıyla felakete sürükledi. Yaşanan depremler sonrası Malatya'da yıkılan veya kullanılamaz hâle gelen iş yeri sayısı 19.700 olarak açıklandı. Özellikle ticaretin kalbinin attığı kent merkezinin büyük yıkıma uğraması, Malatyalı vatandaşları ekonomik açıdan oldukça zorladı. Dolayısıyla, depremler sonrası Malatya büyük ölçüde göç vermeye başladı. TÜİK verilerine göre, Hatay'dan sonra en çok göç veren deprem kenti Malatya oldu. Yaşanan depremler sonrasında ekonomik koşulların iyileştirilmesi, barınma sorunlarının kısa ve uzun vadede çözülmesine ilaveten depremzede vatandaşların psikolojik ihtiyaçlarına da gerekli ihtimam gösterilmelidir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), sağlığı "yalnızca hastalık veya sakatlığın olmayışı değil, fiziksel, zihinsel ve sosyal yönden tam bir iyilik hâli" olarak tanımlamaktadır. Depremlerin bireyler üzerindeki etkileri düşünüldüğünde; can kayıpları, maddi varlıkların kaybı ve sosyal hayatın tamamen değişmesi, ömür boyu sürecek izler bırakmaktadır. Bireylerin başına gelen deprem gibi ani ve olağandışı yaşantıların etkileri, travma sonrası stres bozukluğuna neden olabilmektedir. Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB), deprem gibi travmalara maruz kalanların %10 ile %15'inde görülebilen bir psikiyatrik bozukluktur. 6 Şubat depremlerinin devasa yıkıcılığı ve şiddeti düşünüldüğünde, bu oranın daha yüksek olabileceği tahmin edilmektedir. Depremler, insan ruhu üzerinde derin bir etki bırakır ve geleceğe dair köklü bir belirsizlik duygusu yaratır. Depremzede bireyler, afet sonrası yoğun derecede karamsarlık, çaresizlik ve korku yaşadığından, sonraki yaşamlarını ışığa ulaşılamayacak karanlık bir tünel gibi görebilmektedir.
Depremler Sonrasında Yürütülebilecek Çalışmalar
Afetler sonrası yakınlarını ya da mallarını kaybeden ve travmatize olan bireyler için psikososyal desteğin çok önemli olduğu bilinmektedir. 6 Şubat depremi sonrası birçok farklı şehirden ruh sağlığı çalışanı, gönüllü olarak psikososyal destek vermek amacıyla depremin etkili olduğu şehirlere gitmiş ve ekip olarak başarılı çalışmalara imza atmıştır.
Depremlerin sebep olduğu maddi kayıpların yanı sıra manevi ve psikolojik boyutu da incelenmeli ve gerekli çalışmalar yürütülmelidir. Deprem bölgesinde psikolojik destek almak isteyen vatandaşlarımız için mevcut ekonomik koşullar hesaba katıldığında, bu hizmetlerin devlet eliyle ulaştırılması ve toplumun ruh sağlığının iyileştirilmesi son derece önemlidir. Ayrıca kamu kurum ve kuruluşları tarafından afet eğitimi ve psikolojik destek konusunda seminerler, söyleşiler ve ücretsiz atölye etkinlikleri düzenlenmelidir. Bu kapsamdaki çalışmaların niceliği ve niteliği artırılmalıdır. Depremzede bireylerin yaşamda anlam arayışı konusunda farkındalık kazanmasına yönelik etkinlikler düzenlenmelidir. Bu anlam arayışının kazanılmasında meşguliyet faktörü de göz ardı edilmemelidir. Şayet karşılaşılan problem tıbbi müdahale gerektirmiyorsa, bireyin bir meşgale edinmesinin kendisine büyük faydaları olacaktır. Ebû Bekir er-Râzî, "İnsan için meşguliyetten daha iyi bir tedavi yoktur" diyerek bu konunun önemine dikkat çekmiştir.
Depremler sonrasında mental sağlık için farklı bir alternatif aranacak olursa, deprem anı ve sonrasındaki süreç hakkında duygu ve düşünce paylaşımında bulunmak kişiye rahatlama hissi verecektir. Deprem sonrası yaşadığı çevresi, günlük rutinleri, kısacası sosyal hayatı değişen bireyler için sosyal destek unsurları kritik önem arz etmektedir. Sosyal destek; hayatımızda, tereddüt etmeden sırtımızı yaslayabileceğimiz, gerektiğinde her ihtiyacımızı karşılamaya çalışacağından emin olduğumuz, bizimle ilgilenen ve değer verdiğini hissettiren insanların desteğidir. Karmaşıklığın ve telaşın giderek arttığı günümüzde, sizi dinleyen ve değer verdiğini hissettiren kişiler oldukça kıymetlidir. Günün sonunda yüzünüzü tebessüm ettirebilecek bir dost edinmek, ruhunuza şifa mahiyetindedir. İçinde sevgi ve saygının barındığı derin ilişkiler, birey için inanılmaz derecede iyileştirici bir güçtür. Yolunuzun gerçek dostlarla kesiştiği bir ömür geçirmeniz dileğiyle, sağlıklı günler diliyorum.