Osman Güder ve deprem

Mümtaz TOY buyuksehirgazetesi@hotmail.com

6 Şubat depremlerinin bölgede ve Malatya’da yarattığı felaketler zincirine “Asrın Felaketi” demek yerine “asrın skandalı” demek daha doğru bir tanımlama olur.
En şiddetli deprem sarsıntısına en gafil halde yakandık. Bu gaflet sadece uyku sersemliği olarak not edilemez.
Deprem ülkesi olarak kabul edilen ülkemizde, herkesin bir deprem cahili olarak yaşadığı ortaya çıktı.
Valisinden, Belediye Başkanına, Milletvekillerinden ,. Muhtarına , mühendisinden, mimarına, kalıp ustasından, demir ustasına kadar toplumun her kesiminin birer deprem cahili olduğu gerçeğiyle yüzleştik.
“Deprem öldürmez, bina öldürür” ilkesinin altını bir kez daha çizmek isterim.
24 Ocak Sivrice depremi bir işaretti.
3134 tane ağır hasarlı konut için devlet 20 milyon Tl ödemiş. Ancak bu ağır hasarlı binalarda nasıl bir çalışma ve denetim yapıldığına dair kayıtlı bir bilgi bulunmuyor.6 Şubat depreminde bu binaların hangileri yıkıldı. Yıkılan bu evlerde kaç kişi öldü. Bunlar hala aydınlanmış değil.
Malatya’da yıkılan ve ölümlü binaların yüzde sekseni Battalgazi Belediyesine bağlı mahaller de yaşandı. Battalgazi Belediyesinin Sivrice depreminin ardından görev ve sorumlulukları yerine getirmediğine dair iddialar var. Hatta yıkılması gereken ağır hasarlı iş merkezinin dahi yıkılmadığı şeklinde haberler Malatya Yerel basınında yer aldı.
6 Şubat depremlerin de hükümete yapılan eleştirilerin başında hiçbir istifanın ve görevden alma fiilinin gerçekleşmediği gelmektedir. Gerçekten de 600 binden fazla konutun yıkıldığı ve 50 binden fazla kişinin hayatını kaybettiği bir elim hadisede günah keçisi olarak birkaç müteahhit ve mühendisin gösterilmesi gülünçtür. Valiler, Kaymakamlar, Belediye Başkanlarının hiç mi günahı yok acaba?
Malatya Battalgazi Belediye Başkanı Osman Güder’in ilçesinde yer alan ağır ve orta hasarlı binalarla ilgili hiçbir fiili çalışma içerisinde yer almazken, zenginlere villa kent projesi için kolları sıvayıp, belediye imkânlarından astronomik bütçeler ayırmasını bir deprem cahilliği olarak mı, yoksa sivil hayattan arta kalan müteahhitlik sevdası olarak mı? kabul edelim. Tüm bunlar belki soruşturulur diye umut ediyoruz.
Malatya ‘da ve diğer deprem bölgesinde vefat eden binlerce vatandaşımıza karşı sorumluluklarımız var.
TOKİ evlerinde insanlar çayını, kahvesini yudumlarken depremi atlatırken, birkaç yüz metre de insanların enkazların altında kalarak can vermeleri bir tartışma konusu değil, başlı başına bir suçlunun, suçunun tecelli etmesidir.
Savcılarımız elbette yıkılan binaların kimliğine bakacaktır. 6 Şubatta yıkılan binaların neden yıkıldığına dair dosyalar oluşturacaktır.
Yıkılan bu binaların 24 Ocak 2020 depreminde ne şekilde hasar aldığına bakıp, nasıl bir süreçten geçtiğini inceleyecektir.
En yakın zamanda bu soruşturmaların başlamasını temenni ediyoruz.